İşçinin dinleteceği iki tanık, işverenin dinleteceği 500 tanıktan çok daha etkilidir.
Özellikle işe giriş tarihi,fazla mesai, gerçek ücret ve sair işçilik alacaklarının ispatı için tanık deliline başvurulmaktadır. Yargıtay özellikle, işçi ile aynı dönemde, aynı işyerinde çalışmış olan kişilerin, işçinin işe giriş ve çıkış tarihini, işçinin almakta olduğu ücreti, yapmakta olduğu işi ve mesaiyi daha iyi bileceklerini düşünerek bu kişilerin tanıklığına daha çok itibar etmektedir.
Bu nedenle tanık deliline dayanılması halinde, bu isimlerin, işçiyle aynı işyerinde çalışmış ve bu detayları bilebilecek kişilerden seçilmesinde fayda bulunmaktadır.
İşçiden tanık isimleri aldığınızda, işçilerin halen işyerinde çalışıp çalışmadığını özelikle sormanızda yarar var. Çünkü işçi tarafından verilecek tanıklardan, işveren yanında çalışmaya devam eden varsa, bu tanık, işverenle kötü olmamak adına tanıklık yapmak istemeyebilir. Duruşmaya gelse de, işini kaybetmemek adına işveren aleyhine beyanda bulunmaktan imtina edebilir.
Tanık listesinin sonradan değiştirilemeyeceğini düşündüğünüzde, 1-0 önde başladığınız davada böyle bir durum, davanın lehinize sonuçlanmasını ciddi anlamda zora sokabilir. Bu yüzden, yukarıda izah edildiği gibi, mümkün olduğunca halen işyerinde çalışan kişilerin tanık olarak gösterilmemesinde fayda bulunmaktadır.
Tanıklık yapacak kişilerin, işverene dava açmış olmaları, işverenle aralarında husumet bulunması, ilk bakışta tanık beyanlarının taraflı olabileceği ve itibar edilmemesi gerektiği izlenimi uyandırsa da, işçinin, hali hazırda çalışan işçilerden tanık dinletme ihtimali pek bulunmadığından, aynı işyerinde çalışmış ve işçilik alacaklarını eksik almış veya hiç alamamış ve bu nedenle işverene dava açmış birini tanık göstermesi kadar doğal bir durum düşünülemez. Eğer mümkünse, işverenle husumeti bulunmayan tanıklar öncelikle tercih edilmeli, yok ise, tanıklar, husumeti olanlardan seçilmelidir.
Tanıkların davetiye ile celbi beklenmeden, eğer mümkünse iletişim kurulmalı ve duruşmada tanıklar hazır edilmelidir.Duruşma öncesi tanıkları bilgilendirmek, duruşma esnasında yaşanabilecek aksiliklerin önüne geçmek için önemlidir.
Bilgilendirmekten kastımız, tanıkları yönlendirmek değildir. Adliyelerin yüzü soğuktur. Siz belki devamlı grip çıktığınızdan buna alışmışsınızdır. Ancak adliye ile pek işi olmayan insanlar, doğruyu söyleyecekken bile, mahkeme huzuruna, hakim karşısına çıkacak olmanın verdiği psikolojik baskı, endişe ve korkuyu hissederler. Bu aşamada size düşen, tanığa, ciddiyeti elden bırakmamak kaydıyla rahat olması konusunda telkinde bulunmak, duruşma başladığında dışarıda beklemesini, kimliğini hazır etmesini, içeride kendisine sorulacak olası soruları söylemek ve psikolojik olarak tanığı içerideki ortama hazırlayarak rahatlatmak olmalıdır.
Hakim tarafından sorulacak olası soruları öncelikle kendisine sorup, tanıktan size cevap vermesini isteyin. Sorular kuvvetle muhtemeldir ki;
Tarafları tanır mısın?
Davacı ne zaman işe başladı?
Görevi neydi?
Ne kadar maaş alıyordu?
Maaşlar ne şekilde ödeniyordu?
Çalışma saatleri nasıldı?
Yemek ve çay molası varmıydı?
İşyerine servis varmıydı?
Fazla mesai yapıyor muydunuz?
Hafta sonu çalışması varmıydı?
Davacı yıllık izinlerini kullandı mı?
Resmi ve dini tatillerde çalışma oluyormuydu?
Davacının ne zaman işten ayrıldığını biliyor musun?
şeklinde olacaktır. Tanığa sorulacak sorular bunlarla sınırlı olmayıp, davanın türüne göre değişiklik gösterebilecektir. Biz örnek olarak, sıklıkla görüldüğünden, işçi alacakları davasında sorulması muhtemel sorulara burada değiniyoruz.
Eğer işçinin maaşı, kuruma tam olarak bildiriliyorsa, maaş konusunda tanık beyanına ihtiyacınız yoktur. Tanıklık yapacak kişi, yukarıdaki soruların tamamının cevabını bilmiyor olabilir. Örneğin işçinin yıllık iznini kullanıp kullanmadığını bilemeyebilir. Bilmediği bir hususta tanığı sakın yönlendirmeyin. Yıllık izinlerin kullandırıldığını ispat yükü zaten işverendedir. Tanığı, bilmediği şeyler hususunda beyanda bulunmaya zorlarsanız, hem meslek kurallarına aykırı davranmış, hem de tanığı hakim önünde yalan beyanda bulunmaya zorlayarak hata yapmasına vesile olmuş olursunuz.
İşe giriş ve işten çıkış tarihlerinde, tanığı ay,gün, yılı bilecek şeklinde hazırlarsınız, tanığın dışarıda çalıştırılarak geldiği anlaşılır. İstisnai bir durum olmadıkça (aynı gün işe başlamak gibi), hiç bir işçi, bir diğer işçinin işe başladığı günü tam tarih olarak hatırlayamaz. Bu yüzden işe giriş tarihi için, eğer tanık işçi çalışıyorken davacı işçi işe başlamışsa, yuvarlak beyanlarda bulunmak (Ben şu tarihte başladım. Davacı benden yaklaşık 2,5-3 ay sonra gibi) tanık beyanlarının inandırıcılığını pekiştirecektir.
Davacı işten ayrıldığında, tanık işyerinde çalışmıyorsa, davacının hangi tarihte ayrıldığını bilemez. Bilgisi ancak duyuma dayalı olabilir. Bu gibi durumlarda da tanığa net tarih verdirmekten kaçınmalı, bilmiyorsa “bilmiyorum” da demesi söylenmelidir.
Ancak özellikle fazla mesai konusunda tanığın beyanları, daha net olmalıdır. İşyerinde puantaj kayıtları tutuluyorsa, işçinin yaptığı fazla mesailerin tespiti için bu kayıtlara itibar edileceğinden, tanığın bu konuda doğruyu söylediğinden özellikle emin olun. Yoksa doğru söylediği diğer konulardaki beyanları da güvenilirliğini yitirebilir.
Her ne kadar iki tanık iş davaları için yeterli ise de, bir sıkıntı yaşanması ihtimaline binaen, siz 3, hatta mümkünse 4 tanık isim ve adresini delil listenizde sunun. Uygulamada bazen “Ben tanıklık yaparım” diyenler, konu mahkeme huzurunda tanıklığa geldiğinde yan çizebilmektedirler. Fazladan göstereceğiniz tanıklar, böylesi kötü ihtimaller için elinizde güvence olacaktır.